DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli Kobani Davası’nda verilen cezaları protesto etmek için yapacakları yürüyüş öncesinde TBMM basın kapısı önünde açıklama yaptı. DEM Milletvekilleri de Kobani Davası’nda ceza alan eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu isimlerin fotoğraflarıyla açıklamaya katıldı.
Koçyiğit yaptığı açıklamada davanın “siyasi bir kumpas” olduğunu tekrar ederek şunları söyledi:
“Sadece davanın içerisinde unutulan bilgi notu. ‘Şöyle bir dava açarsanız, bu ileride HDP’nin kapatılmasına gerekçe olur’ notunun bile bu davanın nasıl kurgulandığının açık göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Dava sonuçlandı arkadaşlarımıza ceza verildi. Uzunca bir süre AKP’nin miting meydanlarında manipule ettiği bizi arkadaşlarımızı ve HDP’yi hedef gösterdiği bütün başlıklarda da dava çökmüş oldu. Yasin Börü’nün ölümünün de diğer bütün ölümlerden de arkadaşlarımızın sorumlu olmadığı bizzat mahkeme tarafından da kanıtlandı.
Bu vesayetçi rejime karşı başta ana muhalefet partisi olmak üzere bütün toplumsal kesimleri yan yana durmaya davet ediyoruz. Biz birlikte mücadele edersek Türkiye açısından yeni bir dönemin kapısının aralanacağına inanıyoruz.
“MÜCADELEDE BİRLİKTE OLMAMIZ GEREKİYOR”
Hiç kimsenin AKP’nin MHP’nin şantajlarına siyasi kumpaslarına korkutma sindirme politikalarına kulak asmamasını ve mücadelede birlikte olmamız gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Bu siyasi bir kumpastır. Yargı eliyle demokratik siyaseti tasfiye etmektir. Bizim çağrımız Türkiye halklarınadır. Bu ülkedeki vicdan sahiplerinedir.
TEMELLİ: BU ADALETSİZLİĞİN NEDENİ KÜRT MESELESİNİN DEMOKRATİK ÇÖZÜME KAVUŞMAMASIDIR
DEM Partili Milletvekilleri TBMM’deki basın açıklamasının ardından Adalet Bakanlığı’nın önüne yürüdü. Ceza alanların fotoğraflarıyla birlikte yürüyen DEM Partililer, ‘siyasi tutsaklar onurumuzdur’, ‘Selahattin Demirtaş onurumuzdur’ sloganları attı.
Sezai Temelli burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Tüm bu adaletsizliğin nedeni aslında bu ülkede dayatılan tecrit rejimidir. Bu ülkede yok sayılan adalet bu tecrit sistemiyle ayakta durmaya çalışıyor… Yüzlerce yıllık mahkumiyet kararlarını tanımıyoruz çünkü bu kumpastır. Bu rejim yıkılacak bu kumpaslar son bulacak. Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Kendi arkadaşlarını bile Ankara sokaklarında torbacıya katlettiren bu anlayış mutlaka yıkılmalıdır. Öncelikle yapacağımız şey bir an önce arkadaşlarımızın özgür kalmasını sağlamak bu adaletsiz kararların son bulmasını hayata geçirmektir. Bu ülkeyi eğer bu adaletsizlik sarıp sarmalamışsa bunun arkasında yatan neden Kürt meselesinin demokratik çözüme kavuşmama nedenidir.”
